MİLANKOWİTCH ÇEVRİMLERİ
İKİ GÜN BEKLEYİN, YARIN DÜN OLACAKTIR
TS
Nusreddin Hoca komşularından ödünç bir kazan almış.
Ertesi gün kazanı geri götürmüş ve “Müjdeler olsun komşular” demiş, “kazanınız doğurdu. Nur topu gibi bir tencereniz oldu.” deyip kazanla birlikte bir de küçük tencere vermiş komşusuna. Komşusu sevinip, “ Hoca da iyice bunadı, kih kih kih !” yapıp kazanı ve tencereyi almış.
Birkaç gün sonra Hoca kazanı yine ödünç almak isteyince, komşusu sevinçle vermiş kazanı. Aradan bir hafta geçip de kazan geri gelmeyince, hocanın evine gidip kazanını istemiş.
Hoca kederle, “Başınız sağ olsun komşum” demiş, “Sizin kazan sizlere ömür”. “Aman hoca” demiş komşusu, “kazyan hiç ölür mü ?” . “İlâhi be komşu” demiş hoca, “Uzun boylu adam : ‘Dövize endeksli mevduat icad ettim’ deyince hemen inanıp koşup para yatırıyorsunuz da, kazanın öldüğüne neden inanmıyorsunuz be yahu ? …hayret bir şeysiniz billâ. Lâkin, yine de 14 Mayıs’ta oyunuza mukayyet olun benden söylemesi”
“Değirmenden gelirim beygirim yüklü
Şu kızı görenin del olur aklı
On beş yaşında kırk beş belikli
Bir kız bana emmi dedi neyleyim” (Karacoğlan)
Günlerden bir gün, Sırbistan doğumlu, Milutin Milankovitch (1879-1958) astronom, matemetikçi, klimatologist, mühendis ve üniversite hocası olmakla, haliyle yapacak işi gücü yok , “dünyamızın güneş yörüngesinde dönenirken yaptığı oynaklıklığı bir hesaplasam gerek” diyerekten efkâr (fikirler) yürütmüş idi.
“Bizim ilde üzüm olur alc olur
Sızılaşır bozkurtları aç olur
Bir yiğide emmi demek güç olur
Bir kız bana emmi dedi neyleyim” (Karacoğlan)
Milankovitch nân âlim, bir de gördü ki, dünyamızın güneş çevresindeki halleri, her 15.000-50.000 yılda bir, töbeler olsun, neredeyse düzenli bir şekilde once buzul çağlarına ve dahî sonra da müthiş küresel ısınmalara yol açmaktadır.
Milankowitch, bu ısı değişmelerini güzelce bir matemetik formülüne koyup cümle aleme duyurduysa da, lâfları davulcunun sesli yellenmesi misâli kimselerce duyulmamış, ancak 1970 yılında kutup buzullarından alınan ‘biyopsilerle’ garibin savı kanıtlandığında bu değişmelere “Milankowitch cycles” (Milankowitch çevrimleri) adı verilmiştir.
Bu çevrimler 3 adet olup şöylece açıklanır.
“Birem birem toplayayım odunu
Bilem dedim bilemedim adını
Elbistan yanaklı Kürdler kadını
Bir kız bana emmi dedi neyleyim” (Karacoğlan)
1. “Eccentricity” (dış merkezlik) : sevgili dünyamız, güneşimizi tam bir daire şeklinde değil de bir elips şeklinde tavaf etmekte (dolanmakta) hatta bu elipsin dış merkezi, Jüpiter ve Venüs’ün çekimleri ile, her 95,000-100,000 yılda bir uçtan bir uca gitmekte, elips şeklindeki yörünge kâh yassılaşmakta, kâh yuvarlaklaşmaktadır. Hâliyle de sevgili dünyamızın güneşe yakın, ya da uzak, geçirdiği süre de devamlı değişmektedir.
2. “Obliquity” (eksen eğimi): Dünyamızın ekseni her 41,000 yılda 22.1 ile 24.5 derece arasında gidip gelmektedir. Bu eğim değişikliği hâliyle güneşimiz ışınlarının dünyamıza düşme açısını sürekli değiştirmektedir.
12,000 yıl sonra kuzey yarım küremizin yazı Aralık ayında, kış ayları ise Haziran aylarında başlıyacak, dünyamızın ekseni “Polaris’i” değil “Vega” yıldızını gösterecektir. “Vega’nın” adı da haliyle “Polaris” (Kutup yıldızı) olarak değişecektir.
Mevsim değişimi hemen değil yavaş yavaş olacağından yurdumuzdaki seçim öncesi kömür dağıtımı da yavaş yavaş ayarlanacaktır.
3. “Precession” (devinme) : Güneş ve ay dedenin çekimi yüzünden sevgili dünyamız her 19-24,000 yılda bir, topaç misali bir tur salındığından güneşe dönük alanı da sürekli değişmektedir. Bu salınma, sakın ha, 433 yılda bir dönüm yapan Chandler yalpası ile karıştırılmamalıdır. (Bakınız “Chandler yalpası” adlı yazımız.) Bu gayret de hâliyle güneş ışınlarının açısını sürekli değiştirmektedir.
“Karacoğlan der ki n’oldum n’olayım
Akar sularınan bende geleyim
Sakal seni makkabınan yolayım
Bir kız bana emmi dedi neyleyim”
(Karacoğlan)
Bu lâyihanın sonuna sevabımıza üç adet video bağlantısı eklemişiz ki TIKLARSANIZ, Milankowitch çevrimlerini bir güzel izlersiniz ki, hayretinizden uvulanızı gurppadanak yutarsınız.
Gözleriniz hep yükseklerde olsun.
Fakîr-i pür taksir (FPT) ,
Dr. Timur Sümer
Like this:
Like Loading...
Related