“MAHÂRET GÜZELİ GÖREBİLMEKTİR
SEVMENİN SIRRINA EREBİLMEKTİR
CİHAN ÂLEM HERKES BİLSİN Kİ
EN BÜYÜK İBÂDET SEVEBİLMEKTİR”
(YUNUS EMRE)
Kış aylarında, güneş batıp da göğün nilgünü (laciverdi) oluşunca, gül cemâlinizi (yüzünüzü) doğu yönüne çevirin. Capella, Aldeberan, Rigel, Sirius, Procyon, Castor ve Pollux’un oluşturduğu ve aşağıda bâd-ı havâ (bedava) ilettiğimiz “KIŞ ALTIGENİNİ” görürsünüz ki muhabbetinizden gözleriniz yaşarır.

“EY SÖZLERİN ASLIN BİLEN SÖYLE BU SÖZ KİMDEN GELİR SÖZ ASLINI ANLAMAYAN SANIR BU SÖZ BENDEN GELİR”
(YUNUS EMRE)
Abu Ali al-Hasan bin al-Haytham, Hz. İsa’nın doğumundan 965 yıl kadar sonra, Basra’da doğmuştur. Arkadaş arasında İbn-i Heysem veya Alhazen, dediğimiz bu bilgin, 1000 yıllarında, yedi ciltlik “Book of optics” adlı eseri yazmıştır ki, optik biliminin bu en önemli ve eski tarihi eseri ona “optik ilminin babası” ünvanını vermiştir. (“Father of optics)
TIKLAYINIZ : Alhazen: the Father of Optics and the First Scientist
“İLİM İLİM BİLMEKTİR
İLİM KENDİN BİLMEKTİR
SEN KENDİNİ BİLMEZSEN
BU NİCE OKUMAKTIR” (YUNUS EMRE)
Nusreddin hoca evinin damını aktarırken ayağı kayıp aşağıya düşmüş. “Oy başııım, oy bacağım, oy güzel kaşııım !!..” diye ahlayıp puflarken komşular hemen “yetişmiş.
“Amanın hemen bir Suriyeli doktor çağıralım !”, “Amanın hemen şehir hastanesine götürelim” “Amanın, af buyrun, ambulans çağıralım !!” diye her kafadan ses çıkarıp telaş yaparlarken hoca inlemiş; “Komşulaar..bırakın Suriyeli doktoru, hastaneyi, af buyrun ambulansı.. Once damdan düşen birini, sonra da yükseklere çıkıp da hiç düşmeyen o adamı getirin”
“AZ SÖZ ERİN YÜKÜDÜR
ÇOK SÖZ HAYVAN YÜKÜDÜR
BİLENE BU SÖZ YETER
SENDE GÜHER VAR İSE”
(YUNUS EMRE)
(“Güher” = 1. cevher, değerli taş 2. akıl ve edep)
Eski bir amatör astronom olduğumuzdan biliriz ki, Teleskopun en şefkat isteyen, pahalı ve değerli parçalarından biri göz merceğidir. Bu göz merceği , yediğimiz mercimeğin iki yanlı dışbükey şekline benzediğinden, Lâtince’de “mercimek” anlamına gelen “lens” sözcüğüyle adlandırılır. Türkçemiz’de de hâliyle, “mercek” deriz ki o da “mercimekle” güzel bir ses uyumu yapar.
Alhazen, MS 1021 yıllarında, merceğin ve havanın, ışığı bükme ve yansıtmasının (refraction) kurallarını matematiksel ve deneysel çalışmalarıyla ilk kez tanımlamıştır.
” DERDİ DÜNYA OLANIN
DÜNYA KADAR DERDİ VAR” (YUNUS EMRE)
Horozlar öttükten hemen sonra, sabah güneşi ufuk çizgisinden başını çıkarmaya başladığında güneşimizin hâlâ ufuk çizgisinden 18 derece aşağıda olduğunu biliyor muydunuz ? Alhazen bunu 19 derece olarak hesaplamışsa da horoz milletine asla inandıramamıştır.
“OLSUN BE..,YARADAN VARDIR
SANMA Kİ ZÂLİMİN ETTİĞİ KÂRDİR
MAZLUMUN ÂHI İNDİRİR ŞÂHI
HER ŞEYİN ELBET BİR VAKTİ VARDIR” (YUNUS EMRE)
Alhazen atmosferimizin yüksekliğini 52,000 passuum, (79 km)(1 passuum= 1,5 metre) olarak hesaplamıştır. Bu yükseklik şimdilerde 84 km. olarak ölçülmektedir.
“SÖZ OLA KESE SAVAŞI
SÖZ OLA BİTİRE BAŞI
SÖZ OLA AĞILI AŞI
BAL İLE YAĞ EDE BİR SÖZ” (YUNUS EMRE)
Alhazen, iğne deliği kamerasının da bulucusudur. İğne deliği kameranın prensibi: bir cisimden gelen işin demetinin küçük bir delikten geçerek ters çevrilmiş bir görüntü oluşturmasıdır.

Alhazen, ay ve güneş tutulmalarında uzman olmuş, tutulma sırasındaki optik oluşumları da matematiksel olarak tanımlamıştır.
“AŞKIM GÂLİP GELDİ YÜREĞİM HARLAR
ÂŞIK OLAN ÂRI NAMUSU NEYLER
BEHEY YUNUS SANA SÖYLEME DERLER
YA BEN ÖLEYİM Mİ SÖYLEMEYİNCE” (YUNUS EMRE)
Nil nehrinin her yıl sonbaharda taşarak etrafını sellere bulayıp rezillik çıkarmasını ve Mısır halkının bu duruma “İllallah” dediğini, hatta Firavun’un bu rezilliği önliyene “Dile benden ne dilersen” dediğini duyan Alhazen devesine atladığı gibi soluğu Kahire’de almış idi. Bir yığın kanal ve gölet hesaplamaların ardından Alhazenimiz bir de bakmış ki Nil nehri hep haklı çıkacak, yüzbinlerce yıldır âdet ettiği üzere ortalığı sellere bulamayı sürdürecektir. Kötü Firavun ise şiddet yapıp, “tiz kellesini getirin” demesiyle, Alhazen garibi kafasına bir huni geçirip işi deliliğe vurmuş, “Lay lay lom” yaparaktan , kapatıldığı hücrede tam on yıl mahpus olarak bilimsel çalışmalarını sürdürmüştür. Hz.Newton’un 700 yıl sonra yeniden tanımlayacağı optik biliminin kurallarını Alhazen 700 yıl öncesinden bir güzelce açıklamıştır ki, acep Hz. Newton’un hayır dualarını da almış mıdır bilinmez.
DERVİŞLİK DEDİKLERİ
HIRKA İLE TAÇ DEĞİL
GÖNLÜN DERVİŞ EYLEYEN
HIRKAYA MUHTAÇ DEĞİL (YUNUS EMRE)

Optik kitabının kapağı “BOOK OF OPTICS”
Author | Ibn al-Haytham |
---|---|
Original title | كتاب المناظر |
Language | Arabic |
Published | 1011 to 1021 |
“KIRMA DOSTUN KALBİNİ
ONARACAK USTA YOK” (YUNUS EMRE)

Front page of the Latin Opticae Thesaurus, which included Alhazen’s Book of Optics, showing rainbows, the use of parabolic mirrors to set ships on fire, distorted images caused by refraction in water, and other optical effects.
“BENİ BENDE DEMEN BENDE DEĞİLEM
BİR BEN VARDIR BENDE BENDEN İÇERİ” (YUNUS EMRE)

The structure of the human eye according to Ibn al-Haytham. Note the depiction of the optic chiasm. —Manuscript copy of his Kitāb al-Manāẓir (MS Fatih 3212, vol. 1, fol. 81b, Süleymaniye Mosque Library, Istanbul)
“ETE KEMİĞE BÜRÜNDÜM
YUNUS DİYE GÖRÜNDÜM” (YUNUS EMRE)
Gözleriniz hep yükseklerde olsun. Antep fıstığı gibi sırıtaraktan
Dr. Timur Sümer
You must be logged in to post a comment.