â î û
HASSO’NUN DERDİ
Doğu köylerinden birinde ırgat Hasso bulûğa ermiş, haliyle de da kamışına su yürümüş. Mel’un aleti olur olmaz şişmekte ve de fena ağrımakta..
Hastalandığını sanmış Hasso ve doğru köyün ağasina koşmuş. Kapıyı açan ağaya aletini göstererek ağlamaklı bir sesle,
– Ağam aha bu şişti inmiir.
Durumu anlayan ağa dolaptan biraz buz alıp ve Hasso’nun
aletine basmasıyla az sonra alette ne ağrı ne de şişlik kalmış.
Rahatlayan Hasso mutlu bir şekilde evine dönmüş. Lakin ertesi gün
aynı dert. Yine şişlik ve ağrılar. Tekrar ağaya koşmuş. Yine
buz yine rahatlamış.
Üçüncü gün yine ağrı ve şişten şikayetle ağaya koşmuş.
Kapıyı çalmış. Bu kez ağanın karısı açmış kapıyı.
-Abla ağam evde yok mudur?
– Yoktur.. Ula ne yapacağsın ağayı?
Hasso bu kez ağanın karısına aleti işaret ederek ,
sızlanmış;
– Abla aha bu şişti. İnmiir.
Abla Hasso’yu içeri alip Hasso’nun aletini bir güzel indirmiş ve evine göndermiş.
Hasso bu tedavi yönteminden pek memnun kalmış dogrusu.
Ertesi gün yine dayanmış ağanın kapısına. Kapıyı bu
kez ağa açmış.
– Yine ne var ula
demiş ağa.
– Ağam, abla yoğdur ?
-Ablayı ne yapacaksın ula pok yiyen ?
Hasso aletini işaret ederek;
– Vallah ağam, ablam senden daha eyidir. O hem şişini
indiriir, hemi de iltihabını aliir.