Daha önce anlatmışmıydım , hatırlamıyorum?
Birgün asansöre bindim , tam , asansörün kapısı kapanmışken dışardan açıldı ve asansöre iri yarı bir adam bindi. İlk kez gördüğüm biri ; alt komşumuzun oğluymuş.
Duymuştum şizofren olduğunu.
Birden çebinden bir sustalı bıçak çıkardı , şak diye açtı ve sordu :
Kimi öldüreyim ?
Ulan asansörde bir o bir de ben varım ! Üstelik sıksa SUYUMU çıkartır !
Sustalıya ne gerek ?
Ben nasıl davranacağımı düşünürken , devam etti :
-Annemi mi öldüreyim ? Deyince ,
– Yardıma ihtiyacın var galiba , istersen sana yardım edebilirim , dedim .
– Eder misin ,dedi ?
“Ederim” onayını alınca bıçağı kapatıp cebine koydu , ben de asansörü durdurup , zemin düğmesine bastım.
Bindik arabama geldik bizim acil servise ,
sekreterliğe yaklaşınca , hafif titrek eli ile elimi tuttu !
O şekilde girdik sekreterliğe…
o zaman herkes birbirini tanır ve severdi hastanemizde ,
her bölüme çekinmeden girebilirdik , saygıda kusur etmezdik.
Her bölüme herkes aynı şekilde girerdi.
Hilesi hurdası pek olmazdı !
Ama bazan üşengeç arkadaşlarımız da olurdu…
Neyse ,
sekretere psikiatri servisini bağlamasını söyledim ,
nörolojiden rotasyonda olan bir asistan arkadaşa bağladılar ,
bir hastamın acilen yardımlarına ihtiyacı olduğunu söylerken ,
” nasıl acil” diye lafımı kesti!
Ben telefonda kemküm ederken hastam kıpırdanmaya başlayınca elini daha sıkıca tutup göğsüme dayadım.
Aslında osırada bağırmak istiyordum ,
“ulan psikiyatrinin acili ne olur ; ya kendine zarar verecektir ya başkasına , hemen fırlayıp gelesen aşağıya” , diye
Bu sırada hasta anladı ve başladı bağırmaya
– Tamam doktor bey ben kimi öldüreceğimi buldum ver o ….mi bana , söyle adresini , gidip icabına bakayım …
– Deymez oğlum , adam sayarlar , başın belaya girer , dedim
Sonra birden bire sakinleşti …
-Tamam , dedi , “hadi gidelim. Annem evde yalnız. Hem benim kendi doktorum var. Yarın ona giderim…”
Döndük evimize , o kendi evine , ben kendi evime…
Teşebbüs aşamasında kalmış , hükûmeti devirme planı !
Yok böyle birşey.
Varsa bile , vazgeçilmiş bir şey söz konusu …dikkat buyurun , varsa bile diyorum !
Çünkü teşebbüs denince şu anlaşılmaz mı?
Mesela ben birini vurmaya karar verdim.
Bütün teçhizatları tamamladım , adamı tam kekliyecekken MİT. POLİS. ASKER beni keklediler.
Ama olan ,yani Ergenekon, varsa bile , bu değil ki ; herşeyi ayarlamışım ama vazgeçtikten sonra suç aletleri ile yakalanmışım. Yani farzedelim ki ! Yani mesela !
Teşebbüs , eksik teşebbüs , planlanmış ; vazgeçilmiş teşebbüs …iddia edilenin gerçekleşmediği kesin değil mi , Allah aşkına !
Ben seni bir zamanlar öldürmek istiyordum.
Desem asacaklar mı ?
Siz insana kafayı yedirirsiniz be kafayı !
Vallahi Allah , Haberal’ın yardımcısı olmuş , olmuş da kurtarmış kendisini bu vicdansızların zulmünden.
Hâlâ sevgi dolu …adamın ilk gittiği yer hastanesi be hastanesi…
Bu size hiç mi birşey söylemiyor ?!
Paçalarını sıvamış , hafif eğilmiş , kravatı şakûl gibi sarkmış aşağıya doğru, denizin kıyısında , ayakları kıyı dalgalarının içinde ,yüzünde tebessüm…
Yorumcu diyor ki paçalarının ıslanmasına aldırmadı !
Onun bütün ruhunu , bedenini , sosyal hayatını sırılsıklam ettiler de aldırmadı , ne dedi ;
içerde arkadaşlar var , ülkemiz zor bir dönemeçten geçiyor…
Yani daha “sırılsıklam birçok kişi var içerde” , anlamına …
Evet sırılsıklamlar , ama sudan değil ;
suyu çıkmış adaletten dolayı sırılsıklamlar …
Suyun ıslaklığı geçer …kurur biter !
Hem de sadece adalet mi ?
Cemaatlaşarak , tarikatlaşarak , etnisite batağına girerek
Ülkenin suyunu çıkardılar ülkenin ; heryer sırılsıklam !
Maalesef !
Vah Türkiyem vah !
DR. ZAFER ÖNER