1 Nisan 2007 (VENUS VE AY) ( 1. YAZI)
Sevgili arkadaşlar:
Tanımlayacağım raslantının olasılığı 1/426,320,000
olarak hesaplanmaktadır. (Zirvede gözlem X bayrak
şekli X 19 Mayıs=1/426, 320,000))
Bir daha göreceğimizi hiç sanmıyorum.
Çulpan(Venüs) gezegenimiz şu sıralar o kadar
parıldaktır (-4.1) ki güneş batar batmaz batı yönüne
bakarsanız tek taşlı pırlanta yüzük misali göğümüzün
en şavklı gezegenini görüp de şaşar kalırsınız.
Her sekiz yılda bir Çulpanımız’ın yörüngesi dünyamıza
kıyas en dik açısını gerçekleştirdiğinden sekizinci
yıl olan bu yıl her gece biraz daha yukardan
başlıyarak batı yönünde batacaktır. Çulpan’ımız bu
geleneğini bu yıl o kadar aşırıya götürecektir ki Hz.
Atatürk’ün Samsun’a çıktığı gün, göğümüzün en tepesine
çıkıp, GÜNDÜZ 15:00den sonra bile göğün hemen tam
tepesinde görülecektir.
19 Mayıs’taki bu görünümde, ay dedemiz hilalinin açık yanını Venüs’müze doğru
yönelteceğinden, tüm Türkiyemiz’de, hele hele Antalya,
Mersin gibi güney illerimizde, akıllara durgunluk
verecek şekilde TÜRK BAYRAĞI şekline getirecek,
saatler ilerledikçe, önce güneşimiz 19:20 civarında
batacak, ay dede -Venüs ise şanlı gösterisini karanlık
semada üç saat daha sürdürüp 22:20 sırasında yavaş ve
gururla batı semalarında ufkun altına inecektir.
Gözleriniz yükseklerde olsun,
Dr.Timur Sümer
8 NISAN 2007 (VENUS VE AY: 2. yazi)
Sevgili arkadaşlar be..:
Kaftan sana çul pana
Gül yüzüni aç pana
Mayus ayu gelünce
Pakacağuz Çulpan’a
TS
Napolyon’dur, 10 Mayıs 1796 yılında İtalya’nın Lodi
kentinde Avusturya ordusunu yendiği halde atı üzre
süvar olup orduyu selamlar iken cümle asakirin
(askerlerin) gök yüzüne bakaraktan “halleluya”
çekişlerine bozulup, kafasını semaya kaldırmasıyla bir
de görmüş idi ki, gündüz gözüyle ay dedemizin
hilalinin az bir arka üstünde Çulpan (Venüs) gezegeni
güpe gündüz şavkımaktadır ki akıllara ziyan.
O sırada Çulpan’ımız yörüngesi ekvatormuza nazaran 47 derece
dikliğe ulaştığından, görüntü gök kubbesinin tepesinde
oluşmuş, temaşa eden cümle asakirin (askerlerin) serpuşları bu
yüzden tıngır mıngır yerlere yuvarlanmış, tükrükleri
ise dillerine dolaşmış idi. (Resim 1)
Aradan 69 yıl geçmeye kalmadan, 4 Mart 1865’de
Amerikan cim başkanı Abraham Lincoln ikinci defa
seçilme yeminini irad edup, atlı arabası ile
Pennsylvania caddesine kıvrılıverdiğinde ise, saat
öğleni yeni geçtiği halde güney semalarında ağaçların
üzerinde Venüs gezegeninin güpe gündüz şavkıdığını
görmüş, o dahi heyecan ile “halleluya”sını çekivermiş
idi. Lakin, Venüsün bu tarihteki gündüz zuhuru
tepelerde olmadığı gibi, ay dedemiz de katiyyen
yakınlarda değil idi. (Resim 2)
Atatürk’ümüzün Samsun’a çıkmasını kutladığımız 19 Mayıs
2007’de ise Çulpan’ımız gündüz gözüyle görülmekle
kalmayıp, öğleden hemen sonra göğümüzün en tepesinde
zuhur edecek , üstelik ay dedemizin hilali karşısına
da yerleşeceğinden, bu görüntünün Türkiye’mizde nice
dudaklar uçuklatacağını, cim başkanı adaylarımızla
birlikte, göreceğiz inşallah. (Resim 3)
Fakir bu resmi bilgisayardan çıkardıysa da aslının bundan daha
görkemli olacağını kıyas etmekteyiz.
Okyanusun öte yanında ise, Çulpan önce ay dedemiz
arkasında kalacak, akşama doğru ise hilalin az bir
altından çıkarak pırıldayacağından, Amerika’dan
bakanlar bayrak görütüsünü, heyhat, kaçıracaklardır ki
bunda da fakirin asla vebali yoktur, biline.
Temel’in karısı Fadime doktordan eve dönmesiyle, “Uy
Temel, doktor dedu ki, ‘kız Fadime’ dedu, maşallah
sende 18 yasında kız göğüsleri var billa’ dedu” diye
eyitmesiyle, Temel’dur “Haçan 60 yaşındaki götün
hakkünda ne dedu” demesiyle, Fadime’dur, “Valla senün
adun heç geçmedi be Temel’cuğum” diyesi var.
Gözleriniz hep yükseklerde olsun.
Fakir-i pür taksir
Timur
27 Nisan 2007 ; (VENUS VE AY; 3. YAZI)
Sevgili arkadaşlar be…:
Mayıs’in ondokuzu
Çayırda yaydım kuzu
Çulpan göğe çıkanda
Görürüz ay yıldızı
TS
Bu güzel olay ender bir durum olduğu halde, bayram
namazı misali, tarifinde fayda vardır diye efkar
(fikirler) yürüttük.
Gündüz vakti Çulpan’ı (Venüs) görmek muradiyle
nazarınızı (bakışlarınızı) semaya
(göğe) çevirdiğinizde, görme odağınızı sonsuza
ayarlamaz iseniz, af buyurun, “nah görürsünüz”
Çulpan’ı; söylemedi demeyin.”Sonsuz” uzaklığı göz
dibinin “sarı odağı” çevresindeki “koni” hücreleri
gördüğünden, Venüs’ü aramadan önce, 180 metreden daha
uzak bir cisme birkaç saniye bakıp bu hücreleri
uyarmanız (gözünüzü alıştırmanız), gerekmektedir ki bu
cisim elbette bir bulut parçası, ya da ay dedemiz
olabilir.
Lakin, “yok arkadaş ben gündüz vakti Venüs’e
neyim bakmıyacam, spor yapan türbanlı kızlarımızı
temaşa edeceğim” demekteyseniz, tam sular kararırken,
hatta vakt-i leyla (gece vakti) baksanız dahi,
anlayana ne ibretler vardır.
Sevabımıza, ekte Çulpan ve Ay dedenin geçtiğimiz haftaki sular kararırken ve de vakt-i leylada görünen suretini göndermekteyiz ki,
19 Mayıs’ta görüntü almak isteyenler, resim
çekicilerini bir sehpaya (se=3; pay=ayak) ulayıp, İSO
800’de objektiflerini 0.3 saniye açık tuttuklarında
benzeri görüntüler çekip fakire de gönderirler
ise, hayır duamızı alırlar.
Rufai dervişleridir, yassı tarafı kıpkırmızı bir
demiri sapından tutarak ön dişleriyle ısırıp, Esma-yı
Hüsna’dan (Allahın 99 isminden) biri olan “HAYY”
ismini ard ardına zikredip, salya ve dahi
sümük salgılıyaraktan kızgın demiri soğuturlar idi ki,
demirin kırmızılığından kinaye, bu eylem “GÜL
söndürme” ya da “GÜL yalama” tesmiye edilmiş
(isimlendirilms) idi.
Fakir de İzzet Molla’nın yalancısı değilsem gözüm
çıksın billahi:
Şeyh efendimiz, güzel bir dilberin kırmızı dudağını,
güya kırmızı demir sanaraktan yalamış idi ki, suç üstü
yakalandığında ise halkımıza “ahacık, tanrıya böyle
inanılır” diyerekten takiyye yapmış idi.
“Bahane ile GÜL-i la’l-i dilberi yalayıp
Cenab-ı şeyh karıştırdı halkı tevhide”
Madem ki GÜL’den bahis açılmıştır ve de mecburen
dikenine de katlanacağımızdan birkaç GÜL’lü beyit
ekleyelim istedik;
“O GÜL endam bir al şale bürünsün yürüsün
Ucu gönlüm gibi ardında sürünsün yürüsün”
Enderunlu Vasıf
“GÜLÜM öyle GÜLÜM böyle demektir yâre mutadım
Seni ey GÜL sever canım ki, canana hitabımsın”
Nedim
“Mehtap, iri GÜLLER ve senin en güzel aksin,
Velhasıl o rüya duruyor yerli yerinde.”
Yahya Kemal
“GÜLERİZ ağlanacak halimize”
Tevfik Fikret
Gözleriniz yükseklerde olsun,
Fakir-i pür taksir
Dr. Timur Sümer
Azizim Yücel: 3 MAYIS 2007 (VENUS VE AY ; 4. YAZI)
(Bu yazıyı tüm yaran’a da göndermek istedim ki 19 Mayıs’i unutup ney etmesinler)
Sen fakirin “yırtık’ misali izlenim verdiğimize bakma; aslında tez hicaplanan bir yapıya sahibiz. Sanki matah bir iş yapmışız izleminden fena korkarım. Venüs ve ay semalarda kendi istediklerini yapmaktalar, biz sadece aval X 2 tamasa ederiz.
Fakir aylardır Venüs’ü i izlemekteyiz ki nefes alışını kaçırmamacasına.
Çulpan’ın bu yıl güneşimiz çevresindeki yürüngesinde batıya doğru seyirttikçe (bizim açımızdan güneşten “uzaklaştıkça”) yörünge halkasını bizim ekvatora kıyas giderek yükselttiğini fark ettiğimizde “amanın tepelere çıkacak bu rezil” diyerekten telaşlanmış idik.
Meğerse Venüs bu işi milyonlarca yıldır her sekiz senede bir yaparmış da bizim haberimiz olmazmış. Ölçüp biçtik ki Mayıs ayında Venüs’ün yörüngesi bizim ekvatora kıyas 47 derece yükselmiyor mu..şaşıp da kalıverdik.
Ay dedemizin tüm hareketlerini de zaten Allah’ımıza şükür sular seller gibi yutup ezberimize almış olduğumuzdan, “sakın ha” dedik “bunlar bir araya gelip bir numara çevirmesinler…”
Bilgisayara bir de baktık ki bu reziller bir araya gelip fiskos olmuşlar,”19 Mayıs’ta şu Türk milletine bir kıyak çekelim, “bayrak” şekline girelim de şaşırıversin garipler” diyerekten planlar kurmuşlar. Fakir bu planı bilgisayarda görüverince dudağımızın uçuğu fossadanak kabarıp dalağımız ağzımıza gelmiş, yüreğimizde de palpitasyonlar oluşmuş idi.
İşte böyleyken böyle. Sen gene de fakirden pek söz etme, yaman hicaplanırım gibime gidiyor.
EKDE BU GÖRÜNTÜLERİN SAMSUN’UMUZDAN GÖRÜLÜŞÜNÜN SURETLERİNİ GÖNDERİYORUM. GÖSTERİ SAMSUN’DA DAHA DA BİR GÜZEL GÖRÜNÜYOR SANIYORUM.
Hoş kalasın.
Fakir-pür taksir,
Timur
SAAT 15:00
SAAT 17:00
SAAT 19:00
SAAT 21:00
SAAT 23:00