Temel gece yarısı bir tıkırtı sesine uyanmasıyla bakar ki eve hırsız girmiş eşyaları karıştırmakta. Işığı yakınca bir de görür ki bu hırsız kişi meğerse edâsı hoş, endâmı zarif , sedâsı güzel, gözleri ahû, seyrânı lâtif, cilvesi yaman bir genç hûri değil mi..?
Korku ve kızgınlıkla, “Kıpraşma gıız..aha şimcik polis çağırayrum da!..” diye naralanaraktan telli-fona hamle etmiş ise de, hırsız dilber dile gelip başlamış yalvarmaya; “Uy Temelum kıyma pana..sakın çağurma şu polisi, ..dile penden ne dilersen..her isteğini yaparum da..” diyerekten bir hamlede giysilerini fora edip üryan olmasıyla, Temelimiz’in ossaat aklı başından hoplayıvermiş.
Telli-fonu bırakıp, başlamış bir gayret ile hırsız dilberi öpmelere, mıncıklamalara, el peşrevleri ile okşamalara, ve daha neler de nelere.
Lakin Temelimiz’in yaşı sekseni aşmış, her bir yanını ter basmış, lakin ne ettiyse muradına erememiş, nefesi fena daralmış bir halde telli-fona yürümüş ;
“Olmayii be güzelim..olmayi..kusura kalma..mecbur çağuracağum polisi..” TS