Aşağıdaki dizeler şiir yazmaya başladığım 5-6 yıl öncelerine ait. Eski notlarımı karıştırırken karşıma çıktılar.
Şiirsel özelliği yok. Öylesine yazılmış dizeler ama yine de güzel sayılır. Bir kış günü gazetenin birinde, Van
taraflarında karların üzerinde oynayan çocukların fotoğrafını görünce yazmıştım. Grup sayfasına değişik bir
çeşni, tadımlık katsın diye yolluyorum. SY)
YALINAYAK
minik ellerinde kırık dökük bir oyuncak
cin gibi, bakışlarından belli
üç dört yaşlarında sevimli
mavi gözlü bir yumurcak
çevresinde kardeşleri sekiz on tane
koşup duruyor karlara batıp çıkarak
umurunda bile değil
yer yer görünen donmuş toprak
kıkır kıkır gülüyor mutlu
yalınayak
bense içlenmişim ağlamaklıyım ve öfkeliyim
koca adam
beynim şerha şerha merak ediyorum
bu gidişin sonu ne olacak
hey siz anası babası çok mu gerekli bu kadar çocuk
marifet mi durmaksızın çoğalmak
karısı mısın kuması mısın
bilmiyorum ama -BE KADIN-
şu kocana artık kızsana
yeter deyip bacaklarını kıssana
bitiştirmediğin için onları
yetmiyor mu karnını bebelerle doldurduğun
etrafında yığınla velet
doğurduğun
kimi büyük kimi bızdık
babasına sorsan efelenir
-olmalıyız kalabalık-
-törelerimiz böyle acımasız-
laf anlamaz bir türlü
akılsız
-çoğalmak için var gücümüzle çalışacağız-
diyorsanız eğer
doğurun her yıl birer ikişer
suskunum
karışmıyorum
ama fazlası yok
sizden tek şey istiyorum
bırakmayın onu dışarıya
ne olur basmasın karlara
küçük haylaz
çıplak pembe ayaklarıyla
hava artık çok ayaz
-Salih Rıza Yurtbaşı-