Rıfat Serdaroğlu
KONTROLLÜ DARBE GİRİŞİMİ
Tek başına AKP İktidarı 14’üncü yılını tamamlayıp, 15 yaşına girdi!
Bu sürede FETÖ, en çok Adalet Bakanlığında örgütlendi. Aynı zamanda
HSYK Başkanlığı ve HSYK Başkan Vekilliği görevlerini yapan Adalet
Bakanlarından ve Müsteşarlarından yargılanan, tutuklanan bir kişi bile
yok!
Var mı? Vallahi de billahi de yok!
Kim bunlar?
Bakanlar; Cemil Çiçek (5 yıl), Mehmet Ali Şahin (2 yıl), Sadullah
Ergin (4 yıl), Bekir Bozdağ (3 yıl)
Müsteşarlar; Kenan İpek-Fahri Kasırga- Ahmet Kahraman
Bu 7 (YEDİ) kişi, 2002 yılından bu yana Adalet Bakanlığının tüm
birimlerindeki özellikle HSYK (Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu) ve
Yüksek Yargıdaki yapılanmalardan, atamalardan, usulsüzlüklerden hem
teker-teker hem de müteselsilen sorumludurlar.
Bugünden 1 yıl kadar önce, cep televizyonlu gazeteci Hande Fırat
Sadullah Ergin ve Bekir Bozdağ’a ayrı-ayrı soruyor;
“Sayın Bakan, kamuoyunda yaygın olarak bir kanaat var! Cemaatin
özellikle Yüksek Yargıyı ele geçirdiği, kararların Cemaatin isteğine
göre verildiği söyleniyor! Siz ne diyorsunuz?”
Ergin ve Bozdağ, yaklaşık olarak aynı şekilde yanıt veriyorlar;
“Yok efendim, hiç öyle şey olur mu? Külliyen yalan. Biz, işe almada ve
atamalarda liyakat esasına göre hareket ederiz!”
1 hafta önce, HSYK eski Başkanvekili Ahmet Hamsici’nin ifadesi
yayınlandı. Yüksek Yargıç olan Hamsici şunları söylüyordu;
“Ben, Fethullah Gülen Cemaati mensupları sayesinde altın bir nesil
yetişeceğini düşünmüştüm. Ama 53 yaşına girdikten sonra, altın nesil
değil, katil nesil yetiştirdiklerini gördüm. Pişmanım, beni de
kandırmışlar!”
2011 yılı Danıştay ve Yargıtay seçimlerini anlatan Hamsici;
“Seçim Sonucu Cemaatin daha önce belirlediği 108 adaydan 107’si
Yargıtay üyesi seçildi. Danıştay’da ise adayların tamamı seçildi.
Bakan Sadullah Ergin ve Müsteşar Ahmet Karaman’ın talimatıyla Genel
Sekreter Mehmet Kaya’nın evinde Cemaat elemanları ile beraber adayları
belirledik!”
Vicdan ve akıl sahibi herkes şu soruya cevap vermelidir;
FETÖ’nün, Adalet Bakanlığı-HSYK ve Yüksek Yargısındaki
örgütlenmesinden, Bakanlık Müsteşarlarının- Adalet Bakanlarının-
dönemin Başbakan’ının haberleri ve izinleri olmaması mümkün müdür?
O zaman, sorumlu bu kişiler yargılanmadan, tutuklanan- işinden atılan
100 binden fazla kişi için verilen kararları hangi hukuk ahlakı, hangi
sağlıklı beyin, hangi dürüst vicdan kabul edebilir ki?
Adalet Bakanlığı bünyesinde yapılan FETÖ-AKP organize suç anlaşmasını
Türk Silahlı Kuvvetlerinde, Emniyet Teşkilatında ve MİT’te
yapılmadığını kim iddia edebilir?
Uzun yıllar Türk Devleti adına yurtiçi ve yurtdışında görev yapmış bir
istihbaratçı dostum ziyaretime geldi. İlerde, belgeleriyle kitap
haline getireceği çalışmasından bahsetti. Onun 15 Temmuz Darbe
Girişimi ile ilgili düşüncelerini sordum. Özetle şunları anlattı;
“İstihbarat dünyasında bu olayın adı “Kontrollü Darbe Girişimidir.”
Büyük çaptaki uyuşturucu operasyonlarında, terör örgütlerinin
çökertilmesinde benzeri olaylar yaratılır ve sonuç alınır.
Kitabımda belgeleriyle yazacağım gibi 15 Temmuz, bizzat devleti
yönetenlerin kontrollü olarak götürdükleri, kamuoyuna “Darbe
Yapıyorlar” görüntüsü verilen, gerçekte ise hem kışkırtılıp darbeye
kalkıştırılanların hem de yönetime karşı olanların tamamının
temizlenmesini sağlayan bir operasyondur.”
Abartmıyor musun, 241 kişi ölmedi mi, diye sordum?
O da bana şunları sordu;
– AKP, Cumhuriyet’in değerlerine karşı olduğunu açıkça söyleyen parti değil mi?
-FETÖ ile, menzilimiz, yolumuz (İslam Devleti) aynıdır, demediler mi?
-Darbe girişiminin hemen ertesinde on binlerce insan ya tutuklandı ya
da işten atıldı. Bu kişilerin sadece isimlerini ve ifadelerini yazmak
için aylar gerekir.
Bu durum listelerin yönetimin elinde önceden hazır olduğunun kanıtı değil mi?
-FETÖ’nün ayak takımının temizlendi, tepe noktalara ve örgütün siyasi
ayaklarına dokunuldu mu?
Tekrardan, kardeşim insanlar öldü, değer mi diye sordum!
Güldü ve şunları söyledi;
“Hedefiniz rejim değişikliği, özellikle dine dayalı bir diktatörlük kurmaksa,
200-300 insan ölmüş, kimin umurunda? Humeyni hareketinin, yönetimi ele
geçirirken, rakiplerini yok ederken neler yaptığını, nasıl çakma
darbeler yarattığını iyice araştırın, gerçeği göreceksiniz!
Son olarak şunu söyleyeyim, MİT bu konuda çok etkin rol oynadı!”
Dostumu yurtdışına yolcu ettim ve çok iyi bildiğim bir kuralı bir daha
hatırladım;
Siyasette iki kişinin bildiği sır değildir ve hiçbir şey gizli kalmaz…
Halkın Filozofu Bergamus’a 15 Temmuz’u sordum! Sen ne diyorsun, diye?
“Darbe haberi enişteden, darbeciler listesi yengeden, kahramanlar
yeğenlerden! Böyle darbe mi olur a üstad?
Sağlık ve başarı dileklerimle 21 Kasım 2016
Rifat Serdaroğlu
BeğenDaha